Reklam Alanı
Brandizma

Ara

    Newsletter image

    Bültenimize abone ol!

    Pazarlama dünyasındaki gelişmelerden ilk sen haberdar ol!

    Aydınlatma

    Web sitemizde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı, Gizlilik Politikamızı ve KVKK bilgilendirmesini okumuş ve kabul etmiş olursunuz.

    “İnsansız” Sürdürülebilirlik Oksimoronu: Gerçek Gelecek İçin İnsanı Merkeze Almak Şart

    69 görüntüleme

    Son yıllarda iş dünyasının ve pazarlama sektörünün en çok konuştuğu kavramların başında “net sıfır karbon hedefleri”, “yeşil dönüşüm” ve “sürdürülebilirlik” geliyor. Daha iyi bir gelecek için atılan bu adımlar, kulağa umut verici geliyor; ancak sürdürülebilirlik tartışılırken insan unsurunun dışlanması, bu kavramı anlamdan ve gerçekliğinden uzaklaştırıyor. Bu nedenle, sürdürülebilirliği doğru anlamak ve “insanı merkeze almadan sürdürülebilirlik olmaz” demek gerekiyor.

    Sürdürülebilirlik Nedir, Ne Değildir?

    Sürdürülebilirlik kelimesi öylesine sık kullanılıyor ki, anlamı çoğu zaman bulanıklaşıyor. Ancak temelinde yatan tanım net:

    “Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan, bugünün ihtiyaçlarını karşılamak.”

    Bu sadece çevreyi korumak anlamına gelmez. Aynı zamanda ekonomik adalet, sosyal eşitlik ve insan haklarını gözetmek anlamına da gelir. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bu çerçevede, yoksulluğun azaltılması, toplumsal adalet ve eşitliğin sağlanması gibi insan odaklı konuları da kapsar. Yani gerçek sürdürülebilirlik, karbon emisyonlarını azaltmak kadar, çalışanların güvenliği ve haklarını korumak, adil ve uzun vadeli ekonomik büyümeyi desteklemekle ilgilidir.

    Öte yandan, sürdürülebilirlik sadece “plastik atıkları azaltmak” veya “yeşil enerjiye geçmek”ten ibaret değildir. Eğer bir şirket karbon ayak izini düşürürken çalışanlarını sömürüyor, güvensiz koşullarda çalıştırıyorsa veya sosyal hakları görmezden geliyorsa, yaptığı iş sürdürülebilirlik değil “yeşil aklamadır.”
    Kısacası sürdürülebilirlik, etik sorumlulukların kriz anlarında dahi terk edilmemesidir.

    Bugünün Gerçekleri: İnsan Güvenliği Olmadan Gelecek Olmaz

    Son yıllarda yaşanan acılar, kayıplar ve işçi ölümleri göz ardı edilemez. Türkiye’de sadece son bir yılda iş kazalarında hayatını kaybeden binlerce insan ve hâlâ güvensiz yapılarda yaşayan milyonlarca kişi varken, çevre dostu şehir hayalleri kurmak eksik kalır. İnsan hayatını korumayan bir sürdürülebilirlik anlayışı, temelden yanlış ve eksiktir.

    Bu yüzden uzmanlar, sürdürülebilirlik kavramının “sosyal boyutunun” ihmal edilmemesi gerektiğini vurguluyor. İnsan haklarına, güvenli çalışma koşullarına, adil ücretlere ve toplumsal refaha sahip çıkmadan, yeşil dönüşüm yalnızca yüzeysel ve yanıltıcı olur.

    Neden “İnsansız Sürdürülebilirlik Oksimorondur”?

    “İnsansız sürdürülebilirlik” ifadesi aslında iki zıt kavramı bir araya getiriyor. Gezegenimizin korunması, üzerinde yaşayan insanların refahı ve güvenliği içindir. Eğer insanlar yoksulluk, güvensizlik ve adaletsizlikle karşı karşıyaysa, sadece doğayı korumak sürdürülebilir bir gelecek anlamına gelmez.

    Bu noktada şu soru önem kazanıyor:
    Çevre koruma hedefleriniz, insan hayatını ve sosyal adaleti gözetmeden nasıl sürdürülebilir olabilir?

    Gerçek sürdürülebilirlik, ancak insanı odağa alarak, çevresel ve sosyal dengeyi birlikte gözettiğinde anlam kazanır.

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış.

    Yorum yapmak için giriş yapmanız gerekiyor.

    Son içerikler: